Bu kuaför tiplerine sen ne dersen de kendi bildiğini okuyan
ve kendi beğendiğini yapan kuafördür. Sarı yap dersin sarı sana gitmez bakır
yapalım der, düz fön istersin illa kırık fön yapalım der. Kırık fönü ya maşayla
ya da düzleştirici ile yapar ve sen olursun bir telefon kablosu. E kardeşim ben
o saçla işe gidicem, demezler mi adama arkadaşım sen Oya düğün salonuna gidecektin
sanırım diye! Bir de elli saat iş yerindekilere malumat ver;- yok ya akşam planım
yok, canım istedi vb. diye… Sonra bu kuaförlerdeki kaş-bıyık işleriyle iştigal
eden arkadaşta hemen senin kaşına falan bakar, şuraya çok girmişler vb. diye
ahkam keser. Bir oje sürdüreyim evde uğraşmayayım dersin, 5 yaşındaki çocuktan
beter sürer, bütün kenarlar falan oje içinde.. Kuaförün röflenizi kime
yaptırıyorsunuz, saçınız çok yıpranmış şöyle bakım verelim muhabbetine
girmesine hiiiiiç girmicem zira cinnet geçiyorum düşündükçe ve avaz avaz
bağırmak istiyorum:
SA-NA-NEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE!
Neyse de her yerde olduğu gibi fön-mön, saç-baş olaylarında da ucuz etin yahnisi
ol-maaaaaazzzzz! Paşa paşa gidip kaliteli yerde yaptırcan arkadaş…
İç ses: Ben bir gün cinnet geçirirsem kesin bir kuaför
salonunda geçircem, eminim..( geçmişte fönüm kötü oldu diye eve gelip hüngür
hüngür ağlayan birisiyim neticede)
Cinnet P.