30 Haziran 2011 Perşembe

Music makes the people come together yeahhhhh!

Bu şarkıya bayılıyorum. Arabada çok vakit geçirince geçtiğimiz 2-3 günde radyodan mükemmel şarkılar dinledim,yazayım istedim,bugün yazasım varrr..

Biri buuuuuu:
Diddy-Coming Home

Biri deeeee:
Kate Perry- Last Friday Night-(TGIF)

Bayılıyorummmmmm...

P.

Bugün dünyanın en güzeli benim-2

Evet,bugün yine o günlerden biri...
Dünyayı ele geçirebileceğimi bile düşünüyorum şu an,olumsuz hiç bir şey düşünmüyorum, kulağımda son ses müzik-fizy sagolsun-önümde işler.. İşlerimin olması bile koymuyor çünkü senin yaptığında devamlı hata bulmaya çalışan insanlar yok burada o sebeple yaptığım işleri zevkle yapıyorum.

Süphesiz, dünyanın en güzeli benim!!! Yineeee,yine,yineeeeeee

Like She-ra; powerful and beautiful

Kendini beğenmiş P.

29 Haziran 2011 Çarşamba

Danışmanlık firmalarının dingilliği

Bu danışmanlık firmalarının sacmasapan sistemlerne gıcık oluyorum. Yahu is arayan benim, benim üzerimden para kazanacak sensin ama bir boktan anlamıyorsun. Hadi anlamalarını geçtim azıcık is arayan kişiye yardımcı ol değil mi,o da yok.
Cumartesi geleyim,ben çalışıyorum izin almam zor dersin,ayyy biz cumartesi çalışmıyoruz ama der hasba..
Akşam geleyim 17.30 da orda olurum dersin, en son randevumuz şu saatte der. E senin işin ne asalak? Herkes işsizken iş aramiyor,azıcık işine sahip ol da bekle akşam yarım saat geç çık. İzin alabiliyorum çok şükür ama sırf gıcığına zorluyorum onları akşam beni beklesin diye...

Bir de firma adı gizli,soyleyememciler var ki onları kaynar kazana atmak istiyorum. Ya gerzek ben oyle her firma için izin alamam,sanki devlet sırrı ne var yani soylesen,illa beni danagalak ofisinize getirmek zorunda misin?

Ay gene sinirlendim,kafayi takmicam diyorum aklima geldikce sinir oluyorum.
Bööööööööööööööööööööööööööööööööööö

P.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Rahmi Koç Müzesi

Ofisten bir arkadaşın gittim,gördüm mükemmeldi demesi ile hemencecik bir müze gezisi organize ettim Cumartesi için...Sabah kızsal işleri hallettiken sonra ver elini Koç Müzesi..
Müze taaaa Sütlüce'de de olsa yaz aylarında herkes yazlığa oraya buraya gittiğinden midir nedir çabucak gittik Sütlüce'ye..Otopark neresi falan derken güvenlikler hemen yer gösterdi,sağolsunlar. İnanılmaz iyiler,cok güleryüzlüler..
Neyse tüm ağırlıkları arabaya bıraktık ki rahat gezelim. Bilet alırken de Koç grubunda çalışan arkadaşım Cevat sagolsun bize %10 indirim yaptırdı. Gerçi ona bile gerek yok çünkü tam bilet sadece 12,50 TL. Şimdi düşünüyorum da diğer müze vs yerleri, örneğin Turkuazzo denilen yeri, 26 TL orası için gerçekten fazlaymış.
Bilet faslını da tamamladıktan sonra başladık gezmeye :)

Önce eski model araçların olduğu bölümü gezdik, orjinal tasarımlar karşısında gerçekten hayretlere düştük. Kimi arabalar inanılmaz uzun, kimisi cok yüksek, kimisi ise minnak mı minnak. İçine ancak ben boylarda birileri sığabilir o derece yani : ) Araçların hepsi müzeye ait değil. Bazıları kişiler ya da kurumlar tarafından süreli olarak bağışlanmış. Sırayı bozmadan motorların olduğu kısma geçtik, oradan büyük itfaiye araçlarının olduğu kısım ve zeytinyağı fabrikasından bir kesit. Bu kesiti öyle bir yapmışlar ki, içeri giren biri olduğu an mekanizma çalışıyor. Yani bir zeytinyağı fabrikasindaki makina nasıl çalışır bunu birebir görüyorsun. Tabii içeriye bir de en canlı gibisinden adam oturtmuşlar ben gerçek sandım ve korktum. Eh yani hafif loş bir yere giriyorsun aynı anda ve aniden makinalar hareket ediyor ve karşında Maddame Tussauddakiler gibi bir adam! Korkmam diyen yalan söyler.Sonradan gördüm ki bu özellik bir çok yerde varmış, hepsinde korkmadım tabeee. Böylece alt katı bitirmiş olduk. Her sey ciddi bir düzen içerisinde ve tertemiz. Sergilenen her aracın, her makinanın yanında hikayesi var. Kaç model olduğundan tutup nerelerde kullanıldığına kadar..

Sonra ust kat; eski bisikletler, bebek arabaları, faytonlar, kağnılar, motosikletler.. Gezmesi buraya yazdığım kadar kısa sürmüyor bu arada. Biz saat 2 gibi gidip 6 ya doğru ancak çıktık ve inanılmaz detaylı gezdik her şeyi son satırına kadar okuduk diyemeyeceğim. 

Denizaltı bölümü tadilatta olduğu için kapalıydı göremedik ama en muhteşem yer orasıymış aslında.. Zaten bir gün bir müzeyi gezdiğimde tadilatta olmayan bir yer olursa duvara çöp sokacağım!

Sonra eski tip dükkanlar, tekne yapımı, buharlı tekne derken bir baktım eski bir uçak. O kadar güzel ki,küçük 3-4 tane koltuk var içinde.. Eski kokusu var her yerinde ama içi çok ama çok şirin.. Nur'un fotoğraf merakını kullanarak hemen bir Emel Sayın filminden bir kare çektim:

Kezban,Paris'ten dönüyor.. Hani Emel Sayın bir köylü kızıyken bunu Paris'e gönderiyorlar,giderken köylü güzeli gibiyken gelince hanımefendi olup - Bonjourrr Kemallll, Bonjourrr diye bağırıyor ya işte o sahneleri çektim. Tek eksiğim büyük bir şapkaydi :( Ama olsun kocaman gözlüklerim vardı en azından...

Nur sayesinde çok güzel fotoğraflarım oldu, her eve lazım valla bu profesyonel  fotoğraf çekmeyi öğrenen hevesli arkadaş modeli :P Fotoğrafları henüz alamadım temsili bir foto koyuyorum..

Yeme-içme konusunda ise girişin sol tarafındaki Coca-Cola minibüsünde atıştırmalık her şey mevcut ve fiyatlar gayet uygun.. Teknelerin o tarafta bir restaurant-cafe var ki aman diyim!! Deniz kenarı evet ama çorbada 15 TL, çay 5 TL olmaz yani.. Kusura bakmasınlar lutfen.. Oturup menüyü okumamızla kalklmamız bir oldu. Hoş Nur utandı, kalkmayalım bir çay içelim dedi ama bir daha mi görcem sanki onları,bananeee. Cimri miyim evet!!!!

Sonrası Cadde'de uzun bir yemek ve ev...

Güzel bir gündü..

Arada bir köpek gezdirme kısmı var 4 kisi ve bir köpek şeklinde : ) ama anlatamam şimdi uzun geldi..

Gezgin Piggyto


23 Haziran 2011 Perşembe

İzmir'de yolda dondurmasini iştahla yalayan bir kız.. Aşağı yukarı 13-14 yaşlarında..
Karşıdan gelen çocuk yavşama amaçlı kıza sorar;
-Dondurma mı soğuk ben mi?
(Kız yüz vermeyip bozacak ya çocuğu)
-Sen!
-O zaman beni yala!!!

***

Istanbul'da iki kişi arasında gidip gelen maillerden birinde;
Kız yazar;
-Numaraları gönderdim.
-Ok,sağol
-Ne kadar soğuksun be hacı
-Limonata yapmak için idealim.

Bi git yaa demek istesem bile güldüm=))))

21 Haziran 2011 Salı

Aç kalma günlüğü

Topilik degilim ama zayıfta degilim. İncecik olacağım diye kendimi kasmıyorum fakat 3-5 kilo versem fena olmayacağını soyleyenlerin hatta dünyayı ele geçirebileceğimi iddia edenlerin gazı ile diyete başladım. Aslında ben zamanında burdan da duyurarak bir ''Countdown'' başlatmıştım. 100 günüm vardı ama zaman su gibi akıyor diye boşa dememişler.. Sonuçsuz kalmasını başarı olarak saymıyorum ama başladığım kiloda bitirmeyi başarı olarak sayıyorum. Yani hayatımda hiç bir şey değişmemiş,neysem hala oyum:)

Perşembe itibari ile kafama dank ettikten sonra az yemeye başladım ama bildiğin yarı aç gezmekmis az yemek demek. Yani akşam Buzparmak yiyememek, hem patlican hem enginar yiyememek, enginarın büyüğünü seçmeye çalışmak :), Keklovich midir nedir o kavunlu vodkadan şekerli diye bir kadeh içmek, bir koca tepsi tarhana yiyememek-en acısı bu gerçekten-, öğle yemeklerinde çıkan tadı şöyle böyle olan tatlılardan yiyememek, öğlen Palladium'daki Kahve Dünyasına gidip hiç çikolata alamadan dönmek zormuş.

Bir de akşam 7'den sonra yemek yeme olayı var ki açmiyorum o konuyu...

Seda Sayan' a yıllar once nasıl zayıfladınız diye sormuşlardı- bu arada Seda Sayan'ı yakında gordum bildigin inceciiiik- Soyle cevap vermişti:
-Açım anam valla açımm, demişti.

Piggyto

20 Haziran 2011 Pazartesi

Bildigin sarhoş bu ayol!

Ortalık yıkılıyor Amy Winehouse gelmiyor diye..Oysa ablanin umru degil, içmiş deli gibi zil zurna çıkmış sahneye.. Dunya umrunda değil. Yazık yanındaki gitarist vs vs delidir ne yapsa yeridir modunda ama düşmesin diye de tutuyorlar:)
Bu tarafta millet isyanlarda paramı nasıl alırım acaba biletix ustune yatar mı diye.. Neyse o kismi beni ilgilendirmez ama bugun Belgrad konseri goruntulerini izlerken şunu anladım ki; İçki bütün kötülüklerin anasıdır.

Bu güzide atasözü cukkk diye oturuyor bu duruma.. Her zaman degil tabii..Genelleme yapmayalim..

İyi akşamlar olsun o zaman..

Tezat insani; ben...

Eve gitmek istiyorum ama kosu bandinina cikipta yurumek istemiyorum.
Guneslenmek istiyorum ama kapkara olmak istemiyorum.
Saclarimin sari olmasini istiyorum ama yipranmalarini istemiyorum.
Deniz-kum-güneş istiyorum ama ucak biletine dunya para vermek istemiyorum.
Butun konserlere gitmek istiyorum ama bilete para vermek istemiyorum.

Kisacasi; calismak istemiyorum ama eşek yukuyle para kazanmak istiyorum...

17 Haziran 2011 Cuma

14 Haziran 2011 Salı

Uykulu insan gozunden post

Ben kucukken boyle degildim. Uykuyu bu denli sevmezdim. Sabahlari erkenden kalkardim ama oyle boyle erken degil sabahin korunde falan. Ilkokuldayken hizimi alamayip cumartesileri kalkar kalkmaz onluge sarilmisligim da vardir ya neyse. Sonra ne olduysa miskinlesmeye basladim, uykuyu cok sever oldum. Yani bu kisimda insan 7sinde neyse 70inde de odur teorisi yalan oldu.
Uykunu tam alamamissan hayat bir kere cok anlamsiz geliyor. Devamli neden ben burdayim, neden calismak zorundayim, keske ev kizi olsaydim, keske kocam olsaydi bi de zengin kocam olsaydi da calismasaydim, keske isim evime 1 dk olsaydi da pijamayi cikardigim gibi isyerine ziplasaydim.. Sonra aksam olsa da eve gitsem hemen uyusam diye hayaller kuruyorsun ama eve gidince illa bisiler cikiyor ve uyuyamiyorsun. Ogle yemeginden sonra neden birazcik kestiremiyorum sole gobegimi yaya yaya diye hayiflaniyorsun anlayacgin butun gun uykuyu hayal ederek uyurgezer bir gun yasiorsun.Sonuc yine uykun var ama olsun.

Bu arada aslaninca da uykun gelmiyormus oyle diyorlar. Az ama sık sık uyuyormussun. Bilemedim ben bu isi en cok vaktimiz oldugu zaman unumuzu eleyip astigimiz zaman neden uykumuz gelmiyor ama? Yani uyku bu kadar mi cok goruluyor yaaa, oysa ki insanin en cok dinlendigi yer degil mi uyku?

Bilemedim ben bu isi.. Bir de uyku depolanamiyor ya cok yazik. Zayii oluyor yani fazla uyudugumuz gunler. Aslinda cok uyudugumuz gunleri biriktirsek az uyudugumuz gunlerin uzerine eklesek denge yapsak fizikteki gibi.. Alinan isi = verilen isi misali..Cok sey istedim yine..

Sleepy Piglet.

10 Haziran 2011 Cuma

Smurfs

Imbd.com da Smurfs'un fragmanını izledim,tek kelime ile mükemmel. 3D,sabırsızlıkla bekliyorum. O sebeple bugunu 'Şirinler Cuması' ilan ediyorum.


TGIF

Piggy the Smurf=)

9 Haziran 2011 Perşembe

Bugün dünyanin en güzeli benim!

Bütün gün mükemmel olayim,canım hiç sıkılmasin, moralim yüksek olsun istiyorsam,nihayet yolunu buldum:

Güzel ve şık kıyafet-fönlü saç-topuklu ayakkabı ve olmazsa olmaz makyaj!

Evet, biraz zahmetli ama olsun,tum gun prenses gibi hissetmek harika. En başta insanin özgüveni bir başka oluyor,daha bir dik duruyor çevreye karşı, kendin daha iyi hissediyor. Öyle bir iyi hissediyor ki istese tüm dünyayı ele geçirecek kadar=)

Hele o karşıdan gelen hemcinsin seni baştan aşağıya hasetle süzdüğü an var ya,ömre bedel gerçekten. İşte o zaman anliyorum ki bugün gerçekten güzelim,öyle böyle değil bildiğin güzelim.Biliyorum o bakışlar,yuhhh kıza bak ne güzel yakıştırmışı içeriyor.

Bugün böyle hissediyorum,kimse değmesin keyfime..

8 Haziran 2011 Çarşamba

Azıcık cesaret,yeter...


Dun dizide dinleyince uzun zamandır dinlemediğim o şarkıyı ne kadar sevdiğim geldi aklıma, bir ara tekrar tekrar dinlerdim hatta sadece onu dinlerdim.. Aslı söylemişti seneler önce.. İtiraf edeyim, eski bir şarkı olduğunu dün ‘Öyle bir geçer zaman ki’ de dinleyince öğrendim. Meğer Aslı, cover yapmış haberim yok...

Ne güzel söylemiş oysa Hümeyra; bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolaşıyor.

Gerçektende eğer bir kördüğüm varsa, durup düşünmeye fırsatın yoksa, hiç bir şeyin değeri yoksa gözünde,hayat anlamsız bir hal almışsa; o kördüğüme öyle bir dolanırsın ki asla ve asla kurtulamayacağını sanırsın. Şöyle bir silkinip kendine gelmedikçe, seni biri sarsmadıkça ya da biri sana yol göstermedikçe kurtulma şansın sıfırdır. Dönüm noktası olur hayatında belki de o kördüğümler. Her şey düzelir eğer ki o düğümü alıp atarsan hayatındanya da kesersen kangren olmuş kolu. Zehri çekip çıkarırsan içinden, sorunu bulursan, kaynağına inersen zaten düğüm çözülmüş olur.

Aslında; işin özü: Cesaretin varsa kördüğüm yoktur, kesip atarsın düğümü.Bu kadar basit...

P.

Aslında anahtar burada,sadece biraz cesaret...

2 Haziran 2011 Perşembe

When i was just a little child...90s..

Bu 80 lerde cocuk olmak vs moda ya,hersey sanki bir tek o donemde guzeldi ya , ben 90 larda cocuktum,ve yine her sey guzeldi.

Ben 90 larda cocuktum,super eglenceli bir hayatim vardi. Su an oldugu gibi asiri sosyal olma durumum o zamandan baslamisti. Bir dolu arkadasim vardi; hem okulda hem de apartmanda. Apartman dediysem 3 blokluk bir yerdi. Adi da Anadolu Evleri’ ydi. Ne kadar da dogru... Cunku orasi Anadolu’ydu. Asagi inme kavrami vardi. Anneme yalvarirdim ne olur asagi ineyim diye, aslinda bu sokaga cikmak demekti. Tabii annem otoriter oldugundan haftaici kesinlikle izin vermezdi. Alt katin kizlari falan hep inerdi. Bende melul melul arada balkondan onlara bakardim. Vicdansiz anneee=( Asagi indikten sonra baslardin ip atlamaya, yedikule oynamaya, saklambac oynamaya..Ben tabii manyak bir kiz oldugum icin top alip benim gibi manyak arkadaslarimla ‘’paslasma’’ oynardim. Bildigin futbol ama pasif=) Sonra bu erkeklerle maclara dondu, ben hep kaleci olurdum, baya da iyiydim=) Miskette oynanirdi. Misketten sıkılanlar misketleri kapış kapış adi verilen ilkel bir yontem ile diger cocuklara dagitirdi. Eger dagitan cocugun evi alt katlardaysa balkondan atardi 3 er 5 er ve sen alt alta, ust uste kapisirdin=) Bir de balkonlarin yikama suyunun aktigi minik bir kanal vardi. Acikdi o kanallar, ordan solucan toplardik. Sonra annemdem azar tabii. Aman annem balkondan gormesin diye kor noktayi sectigimizi sanirdim solucan avinda ama annem yine de gorurdu. Bu sana arkadan firlattigi terligin kapidan sag ya da sol falso yapip yine sana isabet etmesi gibi bir sey. Anneler her zaman isabet ettirir.Yapacak bir sey yok.

·         Tombi vardi,cipsdi. Findik mi fistikli mi neydi o cok guzeldi.
·         Algida yerine Mardo- halis muhlis maras yapimi- diye cubuklu dondurma vardi.
·         Bir de esnaf ruhlu cocuklarin sattigi ‘’ESKİMO’’ Bildigin lezzoyu dondurur cuzi miktara satarlardi. Evde annesi eskimo yapmasina izin vermeyen cocuklar icin mukemmel bir hizmetti bu..Ben satayim deyince annem kizardi=) Kiskanirdim satan cocuklari.
·         E lezzo vardi,sari uzerinde limon ya da portakal resmi olan kutusu vardi,cok guzel olurdu,oralet gibi iste.
·         Tek pota basket maclari vardi
·         Cokomel kabuklarini tirnagin ust kismi ile dumduz etmece vardi ama yirtmadan, defter arasinda kalirdi, anlami neydi bilmiyorum orda kalmasinin ama kalirdi
·         Silgi külünü-üğüntüsünü( üğüntü iste,döküntü gibi bisi) toplayip,uç kutusunun bas kismi ile ezip, macun kivamina getirip, tekrar silgi yapmak vardi. Parasizliktan degil, derste vakit gecsin diye yapilirdi. Anne gorunce ‘’pislik yuvasi, iyi bir sey olsa yapmazdin’’ diye azari yenirdi.
·         Yumiyum vardiiiii,offf simdi varsa bir oturusta 7664739 tane yerim,tofitanin uzun incesiydi.
·         Defter arasinda cicek kurutmaca da vardi, ben yapmazdim, salakca bir sey, romantik kiz isi.
·         Pecete koleksiyonu=) Alman pecetesi kapis kapisi vardi. Alman peceten varsa allahhhh, cok havaliydin kimsede olmazdi. Yani benim babam 4 kizina pul koleksiyonu yapmis ( oyle eve kiz atmak icin degil, harbi harbi pul koleksiyonu) ve devam ettirin cocugum diyen bir sahisken bizlerin pecete koleksiyonu yapmasi evlatlik olmam ihtimalini bir buyuttu nedense su an aklimda.
·         Solo test vardi, ben genelde hep 2 ya da 3  tane birakirdim, cok akilli degilim sanirim=)
·         Ayyy hatira defterlerini unutuyordum tam, of benimkiler hala duruyor ama ne salak oluyor cocuklar kucukken, sacmasapan yazilar, gectim hemen
·         Anket defterlerini ise yazmadan gecemeyecegim,kimisi adini yazmazdi. Eger o gun 3 kisiye verdiysen ve elden ele olmussa defter, o adini yazmayanin kim oldugunu bulmaya calisirdin. Bununla ilgili soyle bir anim var ki ortaokula dair,evlere senlik=)

O zamanlar flört ettigim sahis, anket defterini bana verdi, yazayim diye. Neyse ben bu elemandan zaten cok haz etmiyorum ama eleman bana fena yanik. Gel zaman git zaman ben zaten sıkılmısım,ay yeter diycem, diyemiyorum cunku uzerimde mahalle baskisi var. Herkes banu, X seni cok seviyor, sakin ayrilma, yıkılır dio. Benimki de cocuk akli, inaniyorum saga sola. Lan ortaokulda yıkılsa ne olur, tovbe tovbeee. Neyse ben anket defterindeki ‘nasil erkeklerden hoslanirsiniz’ sorusuna, bu benim elemanin tam tersi ozellikleri yazdim. Yani cocuk esmerse sarisin, uzunsa kisa vs. Sonra ne oldu, ne olacak kiyamet koptu. Eleman ve kankasi, benim kiz tarafindan kankami alip benim karsima dikildiler. Bildigin sorguya cekiolar beni ama bende pişkinlik en ust seviyede. Eleman diyor ki ben sarisin miyim? Benden cevap -e acik tenlisin ya ondan yazdim, ben kisa miyim -yaaa ben seni kisa goruyorum, benim gozleri siyah mi --aaaa degil mi, ela mi? Ne olamaz canim aaaaaaa, diyecek bir pişkinlikteyim. Sonuc: Igrenc kiz profili oldum bir anda tum arkadas grubu tarafindan=(
·         Bir de sevdigin artistin resimlerini deftere yapistirirdin ordan burdan keserek,ben yaptim mi hatirlamiyorum cidden.

Kesin daha bi dolu sey gelcek aklima derken geldi

·         Yaz aylarinda yan komsunun kizi ya da alt komsunun kizi var ise onlarla ‘balkonlararasi haberlesme cantasi ‘’ yapilirdi. Annem goruntuyu bozuyor diye kizardi ama cok ses etmezdi. Haberlesme cantasi bir ip ve posetten olusan ilkel bir seydi. Alt komsunun iki kizi vardi. Onlara Cindy bebegimi gondermistim ( ne kadar gonlum bolmus,simdi olsa gondermem), onlar bana o zamanlar carkifelekte cok meshur olan ‘’ZONK’’ yazili bir kagit gonderdiklerinde fena bozulmustum. Ama salak ben kin tutamam ya, hemen unutmusumdur kesin. Neyse bunlar benim orjinal elbiselerini cikartmadigim,orjinal saclarini kutudan ciktigi gibi muhafaza ettigim bebegimin sacini kesmisler. Annem demisti ki -gonderirsen boyle olur, oh olsun, aklın basina gelsin,bir daha gondermezsin diterek teselli etmisti ama gozlerden yine alev cikiyordu.  Bende boyleyim, once kizarim, sonra teselli ederim, bir tek bu konuda annemin kiziyim.
·         Bir de tuz-biber adi verilen bir yiyecek yapma olayi vardi. Nane-tuz-biber-eksi karistirilir ve eksi eksi yenirdi. Temiz su nanesi kiymetli oldugundan, o zamanlar ve hala Maras gibi yerlerde kimse hazir nane almiyorken,evde kendi kurutuyorken ya da guvenilir yerden-koyden-aliniyorken nane kiymeyliydi. Bu sebeple kimin naneyi getirecegi hep sorun olurdu. Neyse bir sekilde biri getirirdi ve yerdik.

Canim cekti,askam evde yapcam.

Yeter ben yazarken yoruldum,daha yazsam cok sey var ya neyse....

Minik cocuk Piggyto