12 Temmuz 2011 Salı

Bir kızarma öyküsü..

Her şey güzel başlamıştı...
Aslında bu yeni bir şey değil..Ben beni bildim bileli beyaz tenliyim,denize giderim güneşin altında kalırım,ne yaparsam yapayım kızarmaktan kurtulamam ve akşama ağrılarla uyumaya çalışırım... Tek fark var; küçükken peşten koşan anne falan varken farkına varmadan yanıyordum şimdi isteyerek yanıyorum,hatta yanayim diye bi ton şey sürüyorum. İşe yarıyor mu,evet çok acı bir şekilde evet. Bildğin kırmızıyım, herkes suratıma bakıp hasta mısın diyor,bende malım ben mal diyorum-tabii içimden-

Long weekend ile Bozcaada'ya yemyeşil kırlarda hoplaya zıplaya oynayan yavru geyik edası ile koştum,cumburloppp denize girdim.Cumartesi-Pazar bir sorun yoktu ama son gün olunca ve ben hala -ay niye ben yanamıyorum millete bak bronz bronz gezio diye triplerinegirince bastim vücuduma Johnson Baby Coconut Oil'i. Yattım malak gibi güneşe,yattım da yattım..Tecrübe ettim,çok fena işe yariyor hatta fazlasıyla yarıyor hatta istemediğin kadar yarıyor-muşşşş-  


Bir de her yaz başında şu muhabbeti yapmasam neyse:
-B:Ben bu sene hiç güneşlenmicem valla rengim açılmıyor ya iyice kumrala döndüm.
-Niho ve diğerleri-Heeee Banu heeee,eminim..Görürüm seni Bodrum'da, hadi fiji sürelim, hadi güneşe dönelim der durursun
Doğru söze ne denir=)

Kıssadan Hisse: Kamuoyunun tepkisine bakılırsa bana kırmızı hiç yakışmıyormuş, beyaz ten canmış. Johnson Baby sürüp 10-12 arası güneşe çıkmıcakmışşsın,gaza gelmicekmişsin, misss gibi 6 korumalı Carroten neyine yetmiyormuş.

Valla billaaa bir daha öyle malak gibi güneşlenmicem. Of ya her defasında aynı pişmanlık.

Kırmızı

Acılı bir şekilde sona erdi!
PS: Ben bu kadar kötü değilim çok şükür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder