18 Ekim 2011 Salı

Bu sabah yağmur var İstanbul'da ve ben nefret ediyorum yağmurdan!

Kuaföre gideceğim diye yarım saat erken kalktım, kış moduna geçemediğim için incecik giyindim, yağmura rağmen süet ayakkabı giydim, arabayı kör itin öldüğü yere park ettiğim için donarak ve arabada nasılsa şemsiye var deyip çantamdakini ağır olmasın diye çıkardığım için ıslanarak arabaya yürüdüm, dallama kuaför yedide açıyorum demesine rağmen kapalıydı, yol üstündeki dallama olduğunu tahmin ettiğim ama hiç gitmediğim  diğer kuaförde kapalıydı, ordan bağlarbaşındaki nasılsa açıktır diyerek geldiğimden olsa gerek o dallamada kapalıydı. Lanet olsun dedim benim saçlarım düz zaten fönlü gibi dedim demesine ama saçlarım bildiğin aslanbaşı modeli kabarmışş ve banyodan sonra tarak bile değmemiş haldeydi. İşe geldim,herkeslere sordum kimsenin tarağı yok tabi ki zaten şu http://piglettinsokit.blogspot.com/2011/08/kucuk-canta-insanlar.html yazımda da bahsettiğim gibi ben de olmazsa kimsede olmaz. (Kaldı ki ben başkasının tarağını kullanmayı göze almıştım) Tarak bulamadım.
Sonuç: Kabarık saç,üşüyen vücut, diz vermiş pantolon..

Kabus P.

PS:Siyah ceketim kayıptı şimdi de sütlü kahve pantolonum kayıp. Tövvbe yarebbim...

2 yorum: